4 Kasım Öğretmenler günü yaklaşırken; öğretmenin birey üzerindeki hakkı, emeği, görevi, rehberliği, öğrencilere kılavuzluk etmesi, önderlik etmesi ve güdülemesi, öğrencilerin yetiştirilmesi ve bilgili kendi ayakları üstünde durabilen toplumun yetiştirilmesinde, öğretmenin ve öğretmenlik mesleğinin önemine,bir göz atmakta yarar vardır: İnsan, dünyaya geldiğinde, gözlerini açar açmaz çevresindeki varlıkları algılama ve hissetmeye çalışır. Sonra zamanla yemeği, içmeyi, emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı, konuşmayı ve düşünmeyi öğrenir. Hızlı bir gelişim göstererek kişi ve insanoğlu kendisini, çevresini algılamaya ve kendini yetmeye çalışır. Tüm bunlara karşın, birey ve insanoğlu yine de yardıma muhtaçtır. İnsanın yaşamdaki ilk yardımcıları anne, baba, abla, ağabey gibi aile bireyleridir. Büyüyüp gelişen çocuk büyük bilgilenme sürecine girer. Bu nedenle ve zamanla aile içi eğitim ve öğretim yetersiz kalır. Çocuğun bu döneminde ihtiyaç duyduğu bilgileri, ancak okulda öğretmen kılavuzluğunda sistemli bir eğitimle olacağı ve yönlendirileceği somut olarak ortaya çıkmıştır. Tüm eğitim uygulamaları da yıllardır okullarda ve öğretmenler aracılığı ile sürdürülmektedir. Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; eğitim ve öğretimin kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile ancak mümkün olabilir.Eğitim sorunlarını çözen uluslar;kültür, sanat, bilim, teknoloji, sosyal, toplumsal, ekonomik alanlarında da kalkınmış ve ilerlemişlerdir.Eğitime gereken önem ve ilgiyi göstermeyen uluslar, başka ulusların kölesi olmaya mahkumdurlar.Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimdir. Yaşamın her döneminde eğitim ve öğretime gereksinim vardır. Bu kutsal görevi sürdüren, bugünlerin ve yarınların mimarı öğretmenlere,toplum mühendislerine, çağdaş ve demokratik bir toplum oluşturmak adına, büyük sorumluluklar düşmektedir. Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden,insana şekil veren, yön veren ve kişiyi yaşama hazırlayan kimsedir.
Bir ülkenin kalkınması, ancak çok iyi yetiştirilmiş insan gücü ile gerçekleşir; buna, "beyin gücü" diyoruz. Yeryüzünde yüzlerce meslek var. Her meslekle çağ açmış insanlar görev almış. Şöyle bir düşünelim: Bütün bu yetişmiş insanları kim yetiştiriyor? Bütün mesleklerin temeli olan tek meslek hangisidir? Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Vali ve Kaymakamlarımızı yetiştiren kim? Zihinlerimizi fazla zorlamaya hiç gerek yoktur; çünkü bütün mesleklerin temeli kesinlikle öğretmenliktir; bütün yetişmiş insanları yetiştirenler de ancak ve ancak öğretmenlerdir.Bizi var olduğumuz günden beri yetiştiren ve geleceğe hazırlayan iki insanı asla unutamayız. Birincisi evimizde annemiz, babamızdır; ikincisi de okulumuzda öğretmenlerimizdir. Birinciler bizlere sütünü, sevgisini, emeğini, umudunu verir; ikinciler ise sevgisini, ilgisini, bilgisini, deney birikimini verir. Biz eksiklerimizi öğretmenlerle tamamlarız; gün geçtikçe kişiliğimizi bulur; geleceğin büyük insanlarından biri olma yolunda güvenli adımlarla hayat merdivenlerine tırmanırız.Bütün öğretmenler, veliler, anneler ve babalar isterler ki, çocuklar çok iyi yetişsin. Bir binanın temeli sağlam atılırsa, o bina yüzyıllara meydan okur. Çocuklar ise, ulusun sonsuzluğa ulaşmasında temel yapıtaşlarıdır. Çocuklar öyle yetişmelidirler ki, ülkesini, ulusunu hep yaşatsın, hep yüceltsin. Bunu başarabilen öğretmenlerdir ve öğretmenler birer gerçek mimardırlar. Onlara "insan ve insanlık mimarı" demek çok doğru olur. Öğretmenler taşın, tuğlanın, harcın yerine bilgiyi, beceriyi, yeteneği, çocuğun özündeki cevheri koyar; binasını bunlarla yapar. Öğretmen en büyük usta ve en gerçek bir mimardır, toplum mühendisidir.
Öğretmenler gününün amacı; öğretmenin toplumdaki yeri ve rolü önemi ve değeri nedir, sorunlarını belirlemek ve öğretmeni olması gerekli yerine oturtmak,öğretmenlik mesleğinin sorunlarını topluma sunmak ve çözüm yolları aramaktır. Öğretmenlerin kendi aralarında bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir.Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlere mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır. İşte,Öğretmenler Günü, bu fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan, öğretmenlerin kadir, kıymet ve öneminin hissedilip, değerinin anlaşılıp öneminin vurgulandığı önemli bir gündür. Bu gün, sadece yılda bir kez öğretmenlere boş ve hoş sözlerle yağların çekildiği bir gün olmamalıdır. Bizleri eğiten öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için, bu günü fırsat bilmeli ve bu duygularla, onların nasırlı tebeşirli ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata atıldığımız zaman, bizi bu günlere hazırlayan öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefonla, mektupla hatırlarını sormak onlar için en büyük ve en değerli armağandır, sevinçtir, onurdur, kıvançtır.
Cehalet batağının yılmaz savaşçılarıdır öğretmenlerimiz. Yurdun en uç köşelerine bütün devlet görevlilerinin içinde ilk giden, ilk ışığı, ilk aydınlığı götüren; amansız cehalete karşı ilk kurtuluş bayrağını açan, o bayrağı yurdun her köşesinde onurla dalgalandıran öğretmenlerdir.Bugün eğer gerçek bilgi aydınlığında yaşıyorsak, çağın uygarlığını yakalamaya çalışıyorsak;bu onuru ancak öğretmenlerimize borçluyuz. Anadolu'nun dört bir yanında, cahilliğin, ilkelliğin, gericiliğin ve tabuların karanlığını ışıtmaya çalışan eğitim savaşçılarının öğretmenlerinin silâhı; emek, çaba, çalışma, sabır, özveri ve aydınlık fikirler olmuştur. Bu uğurda öğretmenler canlarını vermişler ama asla taviz vermemişlerdir. Hızla gelişen çağımızda, değişim kaçınılmazdır, bir gerçektir.Ülke kalkınmasında en önemli sosyal rolü üstlenen öğretmenlerin, kendilerini sürekli yenilemeleri, çağın gerisinde kalmamaları gerekir. İşte bu yüzden öğretmenlik hiç bitmeyen bir öğrenciliktir.
Atatürk, "Ben her şeyden önce öğretmenim." diyerek, tüm unvanların ötesine taşıdığı öğretmenlik mesleğinin önemini ve kutsallığını vurgulamıştır. Her alanda olduğu gibi, eğitim alanında da Türk ulusunun sosyal karakterine uygun reformlar gerçekleştiren Başöğretmen, bu girişimleriyle, pozitif bilimlerle donanmış, millî, manevî, kültürel değerlerimize saygılı, yüksek karakterli insanlar yetiştirmeyi amaçlamıştır.Unutmamalıdır ki ülkemiz, çocuklarımızı ve gençlerimizi Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda eğiten öğretmenlerimizin onurlu mücadeleleriyle kalkınacaktır. Bu mücadeleyi de öğretmenlerimiz Ata'sına yakışır bir şekilde sonsuza dek yapacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü Ulu önder Atatürk öğretmenlerine güvendiği için yeni nesil sizin eseriniz olacaktır, Cumhuriyeti biz kurduk siz yaşatacaksınız diyerek, büyük bir sorumluluk ve ödev yüklemiştir. Türkiye Cumhuriyetinin öğretmenleri bu ödev ve sorumluluğunun bilinci içinde görevini yürütmektedir ve sonsuza dek de yürütecektir.